Ana içeriğe atla

Hayvana Şiddet İnsanlık Suçudur (Sezen Durukan)

“Hayatımı tamamen hayvanlara yardım etmeye adamamın sebebi; halihazırda onlara zarar vermeye kendini adamış bu kadar çok insanın olması.” der Buddy Greyhound.

Dünya kocaman bir gezegen. Her canlıya yetecek kadar büyük ve kaynak bakımından çok zengin. Homo sapiens ile birlikte aynı dünyayı paylaştığımız hayvanlara evrenin efendileri olduklarını ispat etmek için her şeyi yaptı insanlar. Zamanla insan merkezciliği ve türcülük kanıksandı, kabul gördü. Hayvanlar etinden, sütünden, kemiğinden, tüyünden, kılından, dişinden faydalanmak amacı ile katledildiler. Sömürüldüler.

Hayvan hakları yok sayılarak, yapılan her türlü eziyet meşru hale getirildi. Onların yaşam hakkı olduğunu kabul etmedi insanlar. Evet hayvanlar içgüdüleri ile hareket ederler, doğa onları diğer hayvanlardan ve doğadan gelebilecek tehlikelere karşı kodlar ancak Aristoteles’in tanımıyla düşünen hayvanlara karşı bir kodlamaları yoktur. Bu yüzden insan zulmüne karşı bir savunma geliştiremezler.

Halen dişleri için avlanan filler, kürkleri için canlı canlı derileri yüzülen vizonlar, astragan kürkler için annesinin karnından canlı canlı alınan kuzular, bir çok alanda kullanılmak için yağları uğruna öldürülen balinalar, sirklerde insanları güldürmek için çeşitli işkenceler altında eğitilen hayvanlar, bahisçilerin ve sahiplerinin ceplerini doldurmak üzere yarıştırılan, dövüştürülen hayvanlar, sapık insanların cinsel arzularına kurban giden hayvanlar… Bunlar sadece buz dağının görülen kısmı. Peki ya görünmeyen kısmı?

Evet, aynı dünyayı paylaşıyoruz ve dünya artık mavi değil. Dökülen hayvanların kanlarıyla kızıl. Hem de kızılın en vahşi tonunda, dönmeye devam ediyor.

Peki ya ülkemiz? 5199 numaralı kanunla düzenlenen hayvan haklarında Türkiye'nin dünya genelinde durumu ise istatistiklere bakıldığında pedofili ve hayvanlara kötü muamele sebebiyle ilk üçte. Eksiklerden biri de hayvan hakları ihlallerinde hapis cezasının olmayışı. Yaşanan bazı eziyet olayında olduğu gibi suçlu kişi para cezasını ödeyerek, hapse girmeden suçlamalardan kurtulabiliyor. Ceza bedelleri ise her yıl belirlenerek Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ilan ediliyor. Utan Türkiye diye son avazımıza kadar sesimizi duyurmaya çalışsak da kanunlar değişmediği sürece sadece ve sadece bağırmış olacağız o kadar.

Hayvana şiddet caniliktir, cinayettir. Hayvana tecavüz sapkınlıktır. Bunları görüp susanlar da kötüdür. Çünkü kötülüğün yanında yer almışlardır.

Orta asyada fillerin ağladığına inanılır. Filler ölen başka bir filin etrafında toplanır ve gözyaşı döker. Koca cüsseleri ile insanlığa verdikleri tek tepki budur. Artık filler yalnız ağlamıyorlar kanlarıyla dünyayı ve türkiye’yi sulayan milyonlarca hayvan da göz yaşları ile onları yalnız bırakmıyor.
Geriye cani ve sapık insanların yaptıklarından utananlar kalıyor. Üzgünüz güzel canlılar, güzel hayvanlar dünyayı sizin için cennete çevirmek yerine, sadece varlığınızla, dostluğunuzla güzellik kattığınız dünyada cehennemi yaşatıyorlar.

Dünya aslında bizim değil. Dünya sizin. İnsanlık sizin dünyanızı kuşatmış kanlı bir ordu. Acımasız bir savaşta canilik silahına karşı sadece kötülük beklemeyen gözlerinizde ki o çaresiz bakışlarınız tek silahınız.

Bu adil değil. Hiç değil.

Utan insanlık!












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tanin no kao / Başkasının yüzü (İsmail Şen)

Bir Film, İki Kitap ve Filmi Okumak Bandırma Sinema Amatörleri Derneği’nin ‘’Film Okuma’’ etkinliğinde üçüncü filmimiz 1966 yapımı, Hiroshi Teshigahara tarafından Kobe Abe romanından uyarlanmış  ‘’Tanin No Kao/Başkasının Yüzü’’  filmi oldu. Film, bir iş kazası nedeniyle yüzünü kaybetmiş ‘’ Okuyama’’ isimli bir karakterin hikâyesini anlatıyor. Görünüşün mü kişiliği yoksa kişiliğin mi görünüşü etkilediğine ilişkin bir sorgulama yapıyor. Her ne kadar dernek olarak bu etkinlikleri ‘’Film Okuması’’ olarak niteliyor olsak da konunun uzmanı sayılmayız. Film üzerine bir grup insan amatör bir ruhla oturup tartışıyoruz. Etkinliklerde filmi seçen arkadaşımız bir otorite olarak konuşmuyor, böylelikle samimi bir diyalog imkânı buluyoruz. '’Film Okumak’’ kulağa biraz samimiyetsiz, gereksiz özgüvenli bir iş gibi geliyor. ‘’Film Sohbetleri’’ ya da ‘’ Film Analizi’’ dersek daha iyi olabilir sanki. '' Film analizi '' dediğimizde filmin teknik konularını içerisine

Tekerrür'deki Gerçeklik (Murat H. Özcan)

Susmak en güzel cevaptır derdim her zaman milat çok derindeydi oysaki. Kendi miladını yaratmalıydı insan ve yarattı da. Sonra devamı geldi işte, tarih kitaplarından ve homo sapiens'den aşinayız azda olsa konulara. Bağıra bağıra, bir saniye bile susmadan mücadele verdik hayatta. Hayat bize bu kadar borçluyken, ona en sevdiklerimizi adarken, adaleti toprakta aramak saçmalık olmuştu. Sonra mücadele alanı genişledi ve tabi mücadele ettiklerin. Ancak insan hep kaybedendi… Kimisi karşı çıkmak için haksızlıklarla savaştı ama insan yok olmaya en müsait olanıydı. Susmak en güzel cevap derlerdi. Yok olmaya mahkum biri, yok olacağını bile bile neden susarak cevap verirdi? İnsan bedenden bir fani, değersiz bir çamur ve tanrının nefesi kimisine göre, kimisine göre maymun. Bunları duyunca susmak elde değil gibi. Oysa nereden geldiğimiz ne kadar önemli? İnsan kendine nereden geldik sorusu yerine nereye gidiyoruz sorusunu sorsa ne olurdu? Susmazdık sanırım. Değer ve yargılar hep sorgulan

İBADE(R)T - Zafer Korkmaz

Tanrı : Ben seni neden yarattım? Köpek : Hav Tanrı : Aferin. Ya seni? Kedi : Miyav Tanrı : Aferin. Peki ya seni? İnsan : Bilmiyorum tanrım. Tanrı : Nasıl olur? Ben senin beynini bütün bunlarınkinden bin kat daha gelişkin yaratmadım mı? İnsan : Aaa buldum düşüneyim diye? Tanrı : Şimdiye kadar neden düşünmedin o zaman? İnsan : Düşünen bir kaç kişi vardı . Onlarda zamanla hayvan gibi yaşamaya başladı . Korktum tanrım Tanrı : Neyden korktun? İnsan : Hayvan gibi yaşamaktan... Tanrı :Hayvanlar nasıl yaşıyor ki korkasın? İnsan : Yani... Temiz değiller bir kere Tanrı : Saçmalama bence daha fazla. İnsan : Emredersiniz tanrım. Tanrı : (Derin bir iç çeker) (kediye) ben nerede hata yaptım acaba? Kedi : Miyav Tanrı : Sanmam İnsan : Ne dedi tanrım? Gerçi ne derse demiş olsun sonuçta sizin bir yerde hata yaptığınızı söylüyor. Şerefsiz kedi! Şeytan bu şeytan! Tanrı : Bak yavrum, senin ibadetin düşünmektir. Ben seni neden yarattım? İbadet et diye... anlıyor musun beni?

Gerçeklerden Kaçmak (Anıl Uluçay)

Hayaller bizim vazgeçilmez dayanağınızdır onlar olmadan hayatın gerçeklikleri altında sıkışıp kalırız  ama gerçeklik ve hayal arasından ki farkı idrak edebiliyor ve gerçeklerden kaçmak için her fırsatta hayallere sığınmadan durabiliyor muyuz? Çoğu insan sabah olduğunda güneşin doğuşunu görebildiği için mutlu olmak yerine gerçekliklerin hüznüyle güne başlıyor. Bahsedilen gerçekler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir tabiki ama sizce en ağır gerçekler nelerdir? İnsanoğlu neden gerçeklikler ile mutlu olamıyor? Bahsedilen gerçeklerin hiç mi iyi tarafları yok? Bir çok soru sorabiliriz kendimize veya bir başkasına ama önemli olan sorulan soruların cevaplarını verebilmek veya verdirebilmek ancak bunu başarabilirsek gerçeklikler ile mutlu olmaya başlayabiliriz çünkü verdiğimiz cevaplar gerçek sandığımız çoğu şeyin aslında bizim gerçeğimiz olmadığını ve bizim istediğimiz değil bize sunulan, mecbur bırakılan hayatı yaşadığımızı gösterecektir. Vermediğimiz daha doğrusu vermekten